Valla ben çok bakıyorum.
Elimde kalan kafa ağrıtmayan, etliye sütlüye dokunmadan yapabildiğim son hobim bu olabilir.
Yalnız daha çok gece bakıyorum ben.
Bakış alanınızdan, perspektiften yeryüzüne dahil hemen her şeyi çıkartarak full ekran gökyüzünü bir 15-20 dakika izlemeyi deneyin.
Örneğin açık havada yere paralel yatarak bu açıyı elde edebilirsiniz. Bakış açınıza bir bina ya da dağ tepe falan girince bütün büyü bozuluyor.
Özellikle yaz aylarında, bol yıldızlı akşamlarda az ışıklı şehirlerde.
İnsan aklını yitirecek gibi oluyor. Eğer gerçekten yeryüzüyle tüm görüşü uzun süre kesip göğe bakarsanız uzayın o dipsizliği insanda LSD etkisi yaratıyor.
Bayılıyorum bu hisse. Şakasız bir şekilde söylemek gerekirse; salt beyinden ve düşünceden ibaret bir trans haline büründüğüm bile oluyor.
(bkz: üzerimdeki yıldızlı gök ve içimdeki ahlak yasası)
Not: Kız değilim.
Not2: Ulan çocukluğumdan beridir hastasıyım bu meselenin. Hobi deyince aklıma geldi. Şu yaşıma geldim bir teleskop bile almayı düşünmediğimi fark ettim. Bu hayat adamı böyle böyle, küçük küçük götünden sikiyor işte. Şöyle kıytırık bir teleskopum bile olsa yaşam kalitem baya artardı kesin. Ara ara çıkıp mıy mıy anlamadan bilmeden bakardım bir yerlere.
Ama işte bunun için önce mental dinginlik gerekiyor.
İnsanın hobilerinin olması için iki şey gerekiyor birincisi belirli bir refah seviyesi ikincisi de kaostan arındırılmış bir yaşam aralığı. Aynen.